Kazan Deklarasyonu ve BRICS’in geleceği

BRICS ülkelerinin “Adil Küresel Gelişim ve Güvenlik için Çok Taraflılığı Güçlendirme” temasıyla Kazan’da bir araya geldiği zirve, Batı’nın küresel hâkimiyetine karşı bir güç merkezi oluşturma hedefiyle damga vurdu. Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya ve Güney Afrika’nın yanı sıra Türkiye, İran ve Cezayir gibi ülkelerin partner olarak katılımıyla BRICS’in genişleyen yapısı dikkat çekti. Zirvede yeni finansal sistem önerileri, küresel yönetişim yapılarının reforme edilmesi gibi önemli başlıklar gündeme geldi. Ancak farklı siyasi sistemler ve ekonomik yapıların getirdiği zorluklar, BRICS’in birlik içinde hareket etme kapasitesine dair soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Ekonomik İşbirliğinden Küresel Güce: BRICS’in Evrimi

BRICS, 2001 yılında yalnızca ekonomik bir birlik olarak kurulmuşken yıllar içinde siyasi, güvenlik ve kültürel alanlarda genişleyen bir blok haline geldi. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşan bu grup, ilk olarak küresel ekonomiyi şekillendirme gücüne sahip ülkeler birliği olarak tanımlandı. 2010’ya gelindiğinde ise Güney Afrika’nın da katılımıyla Afrika kıtasını da kapsayan geniş bir koalisyon haline geldi. Başlangıçta Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi Batı’nın liderliğindeki kurumları reforme etmeye odaklanan BRICS, zamanla küresel normları ve yapıları şekillendirme arzusu taşıyan bir yapıya dönüştü. Söz konusu değişim, BRICS’in hedeflerine ulaşmasını zorlaştıran içsel çatışmaları da artırdı.

Kazan Zirvesi, BRICS’in yukarıda özetlenen evriminin zirve noktalarından birine tanıklık etti. Ekonomik girişimlerden siyasi işbirliğine, güvenlikten finansal bağımsızlığa kadar birçok konuda kapsamlı görüşmeler yapıldı. Çin’in dış politikadaki iddialı duruşu, Hindistan’ın dengeli tavrı ve Rusya’nın Batı’ya karşı muhalif duruşu, zirvenin çarpıcı başlıkları arasında yer aldı. Ancak blok içindeki farklı öncelikler, zirvede öne çıkan iddialı söylemlerin içsel ayrılıklar nedeniyle uygulanabilirliğini sorgulattı.

Kazan Deklarasyonu: İddialı Ama Belirsiz

Kazan Zirvesi’nin merkezinde yer alan Kazan Deklarasyonu, BRICS’in daha adil bir küresel düzen talebini bir kez daha vurguladı. Deklarasyon, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi küresel yönetişim kurumlarının, Küresel Güney’i daha iyi temsil edecek şekilde reforme edilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Batı merkezli finansal sisteme olan bağımlılığı azaltacak yeni bir uluslararası finansal mimarinin gerekliliğini öne çıkarıyor. Beri yandan Kazan Deklarasyonu’nun somut eylem planları veya zaman çizelgelerinden mahrum oluşu uzmanlar tarafından eleştirildi. Deklarasyonun netlikten yoksun olması, BRICS üyelerinin farklı ulusal önceliklerini dengeleme çabasının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu belirsizlik, Deklarasyon’un yalnızca sembolik bir anlam taşıması ve gerçek bir yol haritası sunmaması riskini doğuruyor.

Ekonomik Bağımsızlık: De-dolarizasyon ve Yeni Finansal İnisiyatifler

Kazan Zirvesi’nde, ekonomik bağımsızlık konusu öne çıktı ve ABD dolarına olan bağımlılığın azaltılması yönünde olası adımlar tartışıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gıda fiyatlarını stabilize etmek ve BRICS üyeleri arasında gıda güvenliğini güçlendirmek amacıyla bir BRICS tahıl borsası kurulmasını önerdi. Zirvede öne çıkan bir diğer başlık ise ulusal para birimlerini kullanarak sınır ötesi işlemleri kolaylaştırmayı hedefleyen BRICS Pay sistemi oldu. Ancak, gelişmiş finansal sistemlere alternatif oluşturmak önemli zorluklar barındırıyor. Blockchain tabanlı bir ödeme sisteminin teknik karmaşıklığı ve BRICS üyelerinin farklı düzenleyici standartları, birleşik bir finansal ağ oluşturmayı zorlaştırıyor. Hindistan’ın de-dolarizasyon konusundaki temkinli yaklaşımı, Batı ile olan ekonomik bağlarının bu konuda ortak bir strateji oluşturmayı zorlaştırdığını gösteriyor.

Siyasi ve Güvenlik İşbirliği: Çeşitli Çıkarların Dengesi

Zirvede BRICS ülkelerinin siyasi ve güvenlik işbirliğine olan ilgisi de vurgulandı. Rusya ve Çin, çok kutuplu bir dünya düzenini savunurken, stratejik işbirliklerini BRICS’in Batı-dışı bir model olarak öne çıkardı. Ancak Hindistan, Batı karşıtı bir gündeme tam anlamıyla uyum sağlamaktan kaçınarak temkinli bir duruş sergiledi. Bu denge arayışı, Hindistan’ın ABD ve Avrupa ile olan ortaklıklarını riske atmadan BRICS içindeki pozisyonunu koruma arzusunu yansıtıyor. Zirvenin, Ukrayna savaşı gibi tartışmalı konulara doğrudan atıfta bulunmaması, blok içindeki mevcut bölünmeleri derinleştirme riskini azaltmak amacıyla alınan bir karar olarak değerlendirildi.

Kilit Ülkelerin Rolleri: Rusya, Çin ve Hindistan

Rusya’nın 2024 zirvesine ev sahipliği yapması, Moskova’nın BRICS’i Batı etkisine karşı bir platform olarak kullanma kararlılığını gösterdi. Başkan Putin’in tahıl borsası ve alternatif finansal sistem önerileri, Rusya’nın Batı pazarlarına olan bağımlılığını azaltma ve ekonomik egemenliğini artırma hedefini yansıtıyor. Moskova’nın Pekin ile finansal bağımsızlık ve çok kutupluluk konusundaki uyumu zirvenin dikkat çeken unsurlarından biri oldu. Ancak Rusya’nın bu iddialı duruşu, Hindistan gibi blok içinde daha dengeli bir strateji izleyen ülkelerle ilişkileri zorlaştırma riski taşıyor.

Çin: Stratejik Vizyonla Hareket Eden Güç

Çin, Kazan’da uluslararası finansal yapıyı yeniden şekillendirme ve Batı’nın ekonomik etkisini azaltma hedefini açıkça ortaya koydu. Başkan Xi Jinping’in BRICS Pay sistemini desteklemesi ve finansal çeşitliliği teşvik etmesi, Çin’in küresel yönetişimde liderlik iddiasıyla örtüşüyor. Ancak Pekin’in bu iddialı tutumu ve artan ekonomik gücü, BRICS içindeki uyumu zorlaştırıyor. Çin’in dominant rolü, Hindistan’ın jeopolitik endişelerini artırırken daha küçük üyeler de Çin’in etkisi altında kalmaktan çekiniyor.

Hindistan: Temkinli Arabulucu

Hindistan, Kazan Zirvesi’nde diplomatik temkinliğini korudu. Yeni Delhi, BRICS’in daha adil bir küresel düzen çağrısını desteklese de, Batılı müttefikleriyle bağlarını koparmamaya özen gösteriyor. Hindistan’ın de-dolarizasyona karşı temkinli yaklaşımı, hem Batı hem de Küresel Güney ile dengeli ekonomik ortaklıklar sürdürme ihtiyacından kaynaklanıyor. Başbakan Narendra Modi’nin ekonomik işbirliğine vurgu yapması, Hindistan’ın karmaşık küresel bağlam içinde esneklik koruma arzusunu yansıtıyor.

BRICS’in Genişlemesi: Fırsatlar ve Riskler

Kazan’da 13 yeni partner ülkenin katılım kararı BRICS’in küresel rolünü yeniden tanımlama potansiyeline sahipken, bu durum aynı zamanda yeni zorlukları da beraberinde getiriyor. Cezayir, Türkiye ve İran gibi farklı ülke profilleri, BRICS’in Küresel Güney’i daha geniş bir şekilde temsil etme hedefini ortaya koyuyor. Türkiye gibi NATO üyesi bir ülkenin ortak olarak katılımı, BRICS’in karmaşık ittifaklara sahip ülkelerle ilişki kurmaya açık olduğunu gösteriyor. Ancak İran gibi tam üyeler, BRICS’in Batı karşıtı söylemine katkıda bulunurken, Suudi Arabistan gibi potansiyel üyelerle gerilim yaratıyor.

Suudi Arabistan’ın Kazan’da gözlemci olarak katılmasına rağmen tam üyeli kabul etmemesi, BRICS’in genişleme sürecindeki potansiyel zorlukları gözler önüne serdi. Suudi Arabistan’ın ekonomik gücü ve enerji piyasasındaki etkisi göz önüne alındığında, tam üyeliği BRICS’in ekonomik gücünü artırabilir, ancak İran ve Suudi Arabistan arasındaki bölgesel gerilimler blok içindeki uyumu zorlaştırabilir.

Genişleme, BRICS’in ekonomik ve siyasi anlamda güçlenmesine katkıda bulunabilirken, aynı zamanda karar alma süreçlerini karmaşık hale getirebilir. Farklı siyasi sistemlere ve ekonomik önceliklere sahip olan ülkelerin bir araya gelmesi, blok içindeki anlaşmazlık riskini artırıyor. Özellikle BRICS’in genişlemeyle birlikte ortaya çıkan farklı öncelikler ve çıkar çatışmaları, karar alma mekanizmasında zaman zaman tıkanmalara neden olabilir.

BRICS’in Geleceği

Kazan Zirvesi, BRICS’in küresel bir güç merkezi olma hedefine ulaşmak için hala önemli zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösterdi. Blok, Batı merkezli küresel düzene alternatif bir platform sunmayı hedeflese de, üyeleri arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel farklılıklar bu hedefi zorlaştırıyor. BRICS’in genişleme süreciyle daha fazla ülkeyi kapsama çabası, Küresel Güney’i daha etkin temsil etme yönünde önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, blok içindeki uyumu sağlamak ve etkili bir şekilde hareket edebilmek için BRICS üyelerinin daha uyumlu bir strateji benimsemeleri gerekecek.

Önümüzdeki yıllarda BRICS’in, Kazan Deklarasyonu’nda belirtilen çok taraflılık ve adil bir küresel düzen hedeflerine ne kadar yaklaşabileceği belirsizliğini koruyor. Genişleme süreci ve ABD dolarına bağımlılığın azaltılması gibi adımlar, BRICS’in küresel ekonomideki rolünü güçlendirebilir. Ancak içsel çatışmalar ve dış politikadaki farklılıklar, BRICS’in küresel bir güç merkezi olarak kalıcı bir etki yaratmasını engelleyebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir